29 Haziran 2013 Cumartesi

SÜNGER BOB' LU PASTAMIZ

        Mayıs ayında yeğenimin doğum günü vardı. Arkadaşım Özlem ve yeğenimin Annesi Deniz'le beraber ona bir sürpriz hazırladık. En Sevdiği çizgi film karakteri Sünger Bob'un pastasını yaptık. Her şey çok güzel gitti. pasta tamda istediğimiz gibi sonuç verdi. Zaten Sünger bob dikdörtgen bir form olduğu için çok sürprizle karşılaşmıyorsunuz. Yani yapımı kolay bir pasta oldu. Tabi üç kişi yapınca pasta 2 saat içinde hazırdı. Fakaaaaat biz mutfaktan ancak 3 saatte çıkabildik. Neden mi çünkü pastanın altına zemin olarak hazırladığım karton, babaannemin (yeğenimden gizlemek için pastayı babaannemin evinde yapmıştık) buzdolabına sığmadı. Orasından tırtıkla burasından kes tam bir saat pastayı bozmadan altındaki kartonu kesmeye çalıştık. Ama başardık.
        Eğer pasta yapmaya yeni başladıysanız ve şeker hamuruyla yeni tanışıyorsanız, Sünger Bob en iyi tercih olur bence. Parçaları büyük ve kesip eklemesi kolay. Ama siz siz olun altına koyacağınız altlığın boyutunu buzdolabınıza göre ayarlayın. İnanın pasta üzerindeyken altındakilerle uğraşmak çoookk sitresli :)


Fotoğraflar için üzgünüm hepsi Özlem'in suçu harika bir makina almış ama sonuç bu. Bir an önce kursa gitmelisin Öz üzgünüm. Dost acı söyler.


Nasıl keyifliler ama...


Çocuklar çok muzur oluyorlar. İkisi de gözünü istedi. Çok komikler...

Eski Pastalar "PASTA MİMARI" ında

13 Haziran 2013 Perşembe

KİTAP KURTLARI TATİLE…

Herkese selam,
Oğlum bu sene okula başladı. Okumayı öğrendi, tabii yazmayı da. Onunla beraber ben ve eşimde tekrar okullu olduk. Ali Fuat bu sene çok zorlandı ama olsun artık tatil zamanı. Bu gün okullarında veda partisi gibi bir şey yapacaklarmış herhalde. Öğretmeni benden annemin meşhur kurabiyelerinden istemiş.  (yakında onun tarifini de burada) Bense onlar için başka bir sürpriz hazırlamıştım. Umarım Semra Hocam beni affeder ama söz daha sonra kurabiyelerden mutlaka göndericem.


Pastanın hikayesine gelince; 1. Dönem okulda okumayı sökünce, 2. Dönem sınıflarında kitap kurdu olmaya başladılar. 1 ay içinde 20 kitap okuyan çocuklar kitap kurdu oluyorlarmış. Benim canım boncuk gözlüm de kitap kurdu olabilmek için çok çalıştı. 2 ay olmayı başardı da. Hatta bir kere kitapların içinde uyuyup kalmıştı hiç unutmam. Umarım kitap sevgisi hep sürer.


Bende bu çalışkan oğluma küçük bir sürpriz yapayım dedim. İşte karşınızda şeker hamurundan kitap kurdu. Aslında fikir benim değil Debbie Brown ’un ama bu pasta okulun son günü için biçilmiş kaftandı. Ben de fırsatı değerlendirdim tabii.



Tüm kitap kurtlarına iyi tatiller. Ama kitap kurdu olmayı sakın bırakmayın… 


Eski Pastalar "PASTA MİMARI" ında

11 - 22...33...44...55...66...77 OLANA DEK!!!

          Başlık bi tuhaf oldu biliyorum ama evliliğimin 11. yılını kutladık. Bu da pastası. 11 yıl ömrümüz yettiğince 77... 88.. artık ne olursa, katlanan mutluluklarla artsın umarım.
          Aslında pasta yapmak hiç aklımda yoktu fakat oğlumla yaptığımız bir diyalog beni fena gaza getirdi. Ben de eşime ve oğluma sürpriz yaptım.
          Diyaloğa gelince;
          Eşim bi akşam dedi ki "Ne zamandır pasta yapmıyorsun yapsan da yesek..."
          Oğlumun cevabı şöyleydi. "Baba annem pasta yapmayı bilmez ki" Evet bana dedi. Yani pasta mimarına... Küçüklüğünde ona yaptığım pastaların hiçbirisini hatırlayamıyor. Ne acı. O yüzden anladım ki artık pasta yapma zamanı gelmiş. İşte bu da yeni pastam.



          Beyaz kalpler tüm sevdiklerimizi kırmızı kalpler ise beni, eşimi ve canım oğlumu temsil ediyor. Sizi çok seviyorum canım ailem...

          Eski pastalar "PASTA MİMARI" ında.

10 Haziran 2013 Pazartesi

BİR HEDİYENİN HİKAYESİ...

Bu gün sizlerle yeni doğum yapmış bir tanıdığımın kızı için hazırladığım hediye paketinin yapılışını anlatmak istedim. Yapımı çok kolay. Ama etkisi büyük. Önce gelin nelere ihtiyacımız var bi bakalım…

1- Hediyeleri içine koyabileceğiniz bir kutu bu sepet de olabilir.


2- Kıyafetteler; ben çok işe yaradığını düşündüğüm için body seçtim.


3- İki küçük patik. Her şeyin küçüğü çok güzel oluyor.


4- Tabii ki oyuncaksız bir bebek hediyesi düşünülemez.


5- Süslemek içinde renkli tüller kurdele vs.


Öncelikle tüm hediyeleri uygun bir şekilde kutuya yerleştiriyoruz. Kutunun kapağını kapatmayın ki tülün altından görülebilsinler. Ben kapağı kutunun alt kısmına yerleştirdim.


Bundan sonrası çok kolay. Tülü kutunun üst kısmından kurdele yardımıyla bağlıyoruz. İşte şık bir hediye. Sevdiklerimize hediye verirken yapacağınız küçük dokunuşlar, karşınızdakileri ne kadar önemsediğinizi gösterir bence. En azından ben böyle düşünüyorum. Siz de  hediyelerinize küçük kurdeleler tüller kartlar ekleyerek onları çok daha şık hale getirebilirsiniz. Bundan sonra bu şekilde hazırladığım hediyeleri sizinle paylaşmaya devam edicem şimdilik bu kadar. 

Ve işte sonuç:

27 Mayıs 2013 Pazartesi

BALKONUMDA Kİ MUCİZE

Herkese Merhaba,

Bu gün size evimin daracık balkonuna sığdırdığım mucizeden bahsetmek istiyorum. Evet, mucize diyorum çünkü bu bir mucize, küçücük bir tohumun toprakta gerçekleştirdiği bir mucize...
Şubat ayının sonuna doğru sebze tohumlarını küçük yoğurt kâselerine serperek başladı hikâyemiz. Sonra onlarda 2 küçük yaprak oluştu sonrada birçok yaprak. Önce onları fideledim. Küçük fideleri kocaman saksılara ektim. Suladım gübreledim. Derkeeeeen işte size minyatür bir bahçe.   



Bahçemde domates,biber,fasulye ve salatalıklar var. Aslında bu yazıyı yazmak için beni heyecanlandıran ve coşturan minik salatalıklarım. Şu anda sadece salatalıklarım var diğerlerinde henüz bir çiçek bile açmadı ama olsun. Sabredip bakliyeceğiz. Aslında yakın dostum Filiz’in (Kendisi ziraat mühendisidir) söylediğine göre çiçek açması da yetmezmiş. O çiçeklere arılar gelmezse domatesler olmuyormuş. Doğanın dengesi ne garip değil mi? Bir yerlerde bir zamanlar okumuştum eğer arılar yok olursa dünyada hayat bitiyormuş. Ne tuhaf. Doğanın gücüne saygı duyup biz benim bahçeme geri dönelim.
Söylediğim gibi insanın tohumundan bir sebze yetiştirmesi çok ama çok heyecan verici. Eğer sizde toprakla uğraşmayı seviyorsanız, bahaneleri bir tarafa bırakın. Büyük bir saksı, birkaç küçük tohum ya da fide (ama tohumdan yetiştirmenin heyecanı başka oluyor) ve biraz sabır. Gerisini doğaya bırakın, sizde tazecik sebzelerinizi tüketmeye bakın.
Bu arada bana tohum bulmam da ve tohumları yetiştirmemde yardımcı olan harika bir siteden bahsetmek isterim. www.zengardentr.com  gerçekten harika bir site sadece tohum satmıyorlar bu tohumları yetiştirirken neler yapılması gerektiğini en ince ayrıntısına kadar anlatıyorlar. Ayrıca bu tohumların hepsi geleneksel sizde araştırdıkça öğrenirsiniz. Bizim tükettiğimiz tohumlar hibrit tohum diye anılan çok hasat veren ama maalesef tohumundan tekrar yetiştirilemeyen bitkilerin sebzeleri. Bunların doğal olmaması tatlarının da doğal olmamasına neden oluyor bence. Bu yüzden buradan zengarden ekibine sonsuz teşekkürler. Birde verdiğiniz siparişlerle hediye tohumlar da geliyor. İnsan çocuk gibi mutlu oluyor valla.
Uzun lafın kısası, hadi bakalım kolları sıvayın balkonunuzda küçük bir mucizeye yer açın.



 Bunlar salatalıklarımın fidan görüntüsü


Bu da minik salatalıklarım. Nasıl ama süperler değil mi?